BakanLık Çalışanı Alımları

Konu: BakanLık Çalışanı Alımları Çarş. Ağus. 13, 2008 11:28 pm

Sihir Bakanı - Nicholas Ryan Scofield
Bakanlık Müsteşarı - Boş
Sihir Bakanı Asistanı - Boş

Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi
Başkanı - Comford Highlander
Sihrin Uygunsuz Kullanımı Dairesi Başkanı - Boş
Seherbaz Karargahı Başkanı - Boş
Alessandra Ambrosio
Roger Highlander
Sophié Penélope Wallace
Büyüceşura İdari Hizmetleri Başkanı - Boş

Esrar Dairesi
Başkanı - Roberto Riddle
Kristen Stewart

Uluslararası Sihirsel İşbirliği Dairesi
Başkanı - Boş
Uluslararası Sihirsel Ticaret Standartları Kurulu Başkanı - Boş
Uluslararası Sihirsel Hukuk Bürosu Başkanı - Boş
Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu Britanya Kürsüsü Başkanı - Boş

Sihirli Ulaşım Dairesi
Başkanı - Boş
Uçuç Şebekesi Başkanı - Boş
Süpürge Denetim İdaresi Başkanı - Boş
Anahtar Bürosu Başkanı - Boş
Cisimlenme Sınav Merkezi Başkanı - Boş

Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi
Başkanı - Boş
JoJo M. Black
Britanya ve İrlanda Quidditch Karargahı Başkanı - Boş
Resmi Tükürenbilye Kulübü Başkanı - Boş
Saçmasapan Patentler Bürosu Başkanı - Boş

Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi
Başkanı - William Dragonflame
Zararlılar Danışma Bürosu Başkanı - Boş
Cincüce İrtibat Bürosu Başkanı - Boş
Canavar, Varlık ve Ruh Bölümleri Başkanı - Boş

Sihirli Kazalar ve Felaketler Dairesi
Başkanı - Boş
Büyü Kazalarını Düzeltme Ekibi Başkanı - Boş
Unutturucu Karargahı Başkanı - Boş
Muggle'ları İkna Edici Mazeretler Komitesi Başkanı - Boş

Evlendirme Dairesi
Başkanı - Boş

Danışma Görevlisi - Boş

Ad:
Soyad:
Örnek Rp[En az 20 SatıR..]:
İstenilen Mevkî:

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Perş. Ağus. 14, 2008 1:16 pm

Roger DARKNESS
SEHERBAZ

Hogsmeade sokaklarında kışın etkisi oldukça azalmıştı. Karların çoğu erimiş, dükkanların çatılarının rengi görünmeye başlamıştı. Ağaçların yeşilleri ortaya çıkmıştı ve yollar daha az kaygan olmuştu. Kışın bitmesini istemeyen biri, yalnız başına Hogsmeade sokaklarında yürüyordu. Roger, her zaman kışı severdi. Bu yüzden dışarı çıkıp dolaşmaya karar vermişti. Kış mevsiminin sonundalardı ve karı son kez görecekti. Bunu iyi değerlendirmek istiyordu. Giydiği kalın palto arkasında dalgalanarak, yolun kenarındaki ağaçlardan birine doğru yürüdü. Ağaçların birinden bir parça kar aldı, eldivenlerinin üstünde onu yuvarlayıp top haline getirdi, ve eserine şefkatle baktı. Gülümseyerek bir süre inceledikten sonra kartopunu yere bırakıp yürümeye devam etti. İçinde, sürekli atamadığı bir korku, veya bir sıkıntı vardı. Biraz yürüdükten sonra, Üç Süpürge adında, güzel görünümlü bir dükkanın önünde durdu. Buğulu pencerelerden içeriyi göremiyordu. Ama şuan seçme şansı yoktu. Kapıyı ittirdi ve kapının üstünde, birinin geldiğini belirten zilin sesiyle içeri adım attı.
Burası sıcak bir dükkandı. Zemin ahşaptan yapılmıştı, cilalanmış ve parlıyordu. Tahtadan masalar ve sandalyeler pırıl pırıldı, noel ağacı ise bir köşede hala duruyordu. Balık etli barmen kadının bulunduğu bar oldukça görkemliydi. Her çeşit içki varmış gibi görünüyordu. Derin bir nefes alan Roger, üstündeki kalın palto'yu çıkarıp astı. Ve askılığa yakın bir masaya oturdu. Bir yandan menüyü gözlüyor, diğer yandan da oturup içki içen, sohbet eden kişileri gözlüyordu. Hemen yan masasında uzun saçlı ve sakallı siyahi bir büyücü, yanındaki kel adamla hızlı hızlı, Roger'in anlamadığı bir dilde konuşuyordu. Onların bir masa ilerisinde bir cincüce grubu, bir altın kesesini bölüşmüş, paraları sayıyorlardı. Tam onların bir masa ilerisine bakacakken, güleryüzlü ve tombul bir kadın Roger'in karşısına çıkıp onu yerinden sıçrattı."Ne alırdınız?" dedi kadın gülümseyerek. Pembe bir cüppe giymişti ve elinde not defterine benzeyen bir şey tutuyordu.
"Ben, ee - bir - bir kadeh Ateşviskisi alayım," dedi. sonra hemen başını cincüce grubunun yanındaki masaya çevirdi.
Masada üvey ablası oturuyordu. Elinde bir sigara vardı. Dumanların arasından zar zor seçiliyordu. Her zamanki gibi somurtkan ve karanlık görünüyordu. Henüz Roger'i farketmemişti, Roger de hemen bundan faydalanıp asasını cebinden çıkarttı ve eski yılbaşı ağacına doğrulttu. "Mobiliarbus," diye fısıldadı, yılbaşı ağacı olduğu yerden iki santim havalanarak Roger'in önüne uçarak geldi ve bir 'Tık!" sesiyle tekrar zemine düştü. Artık ablasının oturduğu yerden Roger'in bulunduğu yeri görmek imkansızdı. Gözlerini kısıp sahte ağacın dallarının birinin arasından ablasını gözleyen Roger, asasını elinde hazır tutuyordu. Barmen kadın birden boy gösterdi ve küçük bir kadehe koyduğu Ateşviskisi'ni Roger'in masasına bıraktı, ama Roger'e dik dik bakmayı da ihmal etmedi. Büyük ihtimalle Roger'in yılbaşı ağacının yerini izinsiz değiştirdiğini görmüştü.Roger artık burda pek kalmak istemiyordu. ateş viskisni bitirip, hesabı ödedikten sonra ablasına görünmeden orayı terk etti...

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Perş. Ağus. 14, 2008 1:26 pm

Rp yetersiz üzgünüm...

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Perş. Ağus. 14, 2008 2:06 pm

tamam uzatyorum

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Perş. Ağus. 14, 2008 2:14 pm

Evet şimdi kabuL edildi...^^

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Perş. Ağus. 14, 2008 2:15 pm

teşekkürler

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Cuma Ağus. 15, 2008 10:18 am

Ad: Sophie Blake
Soyad: Lively
Örnek Rp:

Sarı saçları, küçük sicimler gibi beline kadar uzanıyordu. Mavi - gri gözleri adeta bir lazer gibi boş odayı tarıyordu. Cüppesinin etekleri sallandı; pencere aniden açılmıştı. Birden sıçradı. Sonra pencerenin açıldığını fark etti. Kendi kendine güldü, “Yalnızca pencere,” dedi. Karanlık odada birkaç adım atıp pencerenin yanına gitti. Pencereyi kapattı. Bir an olduğu yerde kaldı. Arkasından birinin soluklarını duydu, Blake hızla arkasına döndü.
“Lumos,” diye fısıldadı. Asasından çıkan ışık, tanıdık bir yüzü aydınlatınca, derin bir nefes almıştı.
“Homenum revelio,”dedi sesin sahibi. “Tamam, Blake, burada kimse yok.” Blake derin bir nefes aldı.
“Diğer odalara baktın mı? Üst katta olabilirler. Bu evi kolay kolay bırakacaklarını sanmıyorum. Öyle ya, yıllardır bu evde toplanıyorlar.” Blake, bu evde birilerini, bir şeyleri bulacağından adı gibi emindi.
“Hayır, Voldemort mutlaka bir önlem almıştır. Mutlaka bir sığınakları daha vardır.”
“Benim içim hiç rahat değil, Paul. Burada birileri var mutlaka.”
İkisinin fısıltıları, yalnızca birbirlerinin duyabilecekleri türdendi. Blake, geri döndü, odadan çıkıp merdivenin yanına gitti. Asasından çıkan ışığı söndürmüştü. Şimdi onu yalnızca merdivenin ucundaki, her yanı örümcek ağlarıyla kaplı olan pencerenden, örümcek ağları arasından sızan dolunay ışığı onu aydınlatıyordu. Yavaş yavaş merdivenden çıktı, karşısında uzun bir koridor vardı. Koridor boyunca yürüdü, en uçtaki odaya girdi.
“Homenum reve-”sözünü bir erkek sesi böldü.
“Blake, bu ne güzel sürpriz!” dedi ses.
“Brian, teşekkür ederim, beni yormadan kendini belli ettin. İnan, bunu bekliyordum. Senin de bir Ölüm Yiyen olacağını, eskiden söylediklerinin yalan olduğunu biliyordum.” Oldukça sakin çıkıyordu. Blake, o an etrafın karanlık olduğuna şükretti. Çünkü sesi ne kadar sakin çıkarsa çıksın, yüzündeki iki damla yaşın sesini yalancı çıkaracağı belliydi.
“Doğru tahmin etmişsin o zaman,” dedi Brian.
Tam bir şeyler daha söyleyecekti ki, arkasındaki kadının sırtına vurduğu yumruk, onu engelledi.
“Brian, bakıyorum da eski bir dostunla karşılaşmışsın, ne güzel. Ama unutma, artık o senin düşmanın.”dedi.
Brian bu sözlerle kendine geldi. Blake’ye ölümcül bakışlar fırlattı.
“Crucio!”
“Impedimenta!”
Neyse ki Blake hızlı davranmıştı. Brian’ın asasından çıkan renkli ışık, yavaşça azaldı, azaldı ve söndü.
“Sersemlet!” bu ses Paul’a aitti. Büyü, Brian’ın arkasındaki kadına isabet etti. Brian şaşkınlıkla arkasına bakarken, Blake’de bundan yararlandı ve “Expelliarmus!” diye bağırdı. Brian’ın asası elinden uçup odanın diğer ucuna giderken, Paul, sihirle Brian’ın etrafında koca ipler yarattı. İpler, Paul hiçbir şey söylemeden, Brian’ı sıkı sıkı bağladı.
“Diğer odaları araştırdım, bu iki Ölüm Yiyen’den başka kimse yok. İstersen git evine, Isabélle seni bekliyor.”
“Teşekkür ederim, Paul.”
“Yalnız gitmeden önce, Sihir Bakanlığı’na bir konuşan patronus yollar mısın?”
“Tamam.”
Blake, gülümsedi. İçinden, “İki Ölüm Yiyen, iki Ölüm Yiyen’dir.”dedi ve evine cisimlendi.
Ev, uzun zamandır olmadığı kadar temiz ve sıcaktı. Blake, Ölüm Yiyenler ile uğraştığından beri eviyle ilgilenemiyordu. Bugün Isabélle evde olduğundan ev tertemizdi, şömine yanıyordu. Ama Blake çok yorgundu.
“Bugün çok yorgunum, uyumamın senin için bir sakıncası olur mu Isa?”dedi Blake, Isabélle’nin daha ağzını açmasına izin vermeden.
“Tabii, canım, nasıl istersen.”dedi Isabélle.
Blake odasına gitti. Cüppesini çıkarıp, geceliğini giydi. Yatağına girer girmez uyudu…
Çocukken yaşadığı muggle kasabasında yalnızca iki büyücü evi vardı. İkisi de birbirinden güzel, birbirinden bakımlı görünüyordu. Ama aralarında büyük bir fark vardı. Lively Malikânesi’nin sakinleri Zümrüdüanka Yoldaşlığı’ndaydı, Drake Şatosu’nda ise Ölüm Yiyenler vardı. Lively’ler ve Drake’ler her ne kadar düşman olsalar da Blake Lively ve Brian Drake, okula gidene kadar birbirlerinin en iyi arkadaşıydılar. Blake, rüyasında yine bu muggle kasabasındaydı.
“Blake, haydi dışarı çık!” dedi küçük bir çocuk. En fazla 7–8 yaşlarındaydı çocuk, açık sarı saçları güneşte bembeyaz kesiliyordu. Çocuk evin en üst katına bakarken, arkasından onun yaşlarında bir kız çıktı.
“Geldim, Bry!” Kız, Brian’ın arkasından birden çıkınca, Brian korkuyla sıçradı.
“Korkuttun beni! Ben seni yukarıda Isabélle’yle oynuyorsun sanıyordum.”
“Hayır, buradaydım ben. Haydi, yarış yapalım.”
“Tamam, ama bu sefer Madam Whittaker’in evine kadar koşacağız, tamam mı?”
“Tamam.”
İki çocuk birden yokuş aşağı koşmaya başladılar. O sırada rüya değişti. Blake ve Brian, Hogwarts’taydı. Çalılıkların arkasında, birbirlerine sarılmışlardı. 16 yaşındaydılar.
“Keşke Durmstrang’a gitmeseydin. Bak, ne güzel, ikimiz de Hogwarts’ta olurduk.”
“Şşşt… Profesör Karkaroff duyacak. Biliyorsun, ailem Dumbledore’u sevmiyor. Ama ben burada olmak isterdim, tabii ki.”
“Yalan söylüyorsun, Brian. Sen de Durmstrang’da okumak istedin, hem de o okuldan çıkanların ne olduğunu bile bile! Belki beni sevdiğin de yalandır.”
“Hayır,”dedi Brian, “Seni seviyorum, elbette. Tamam, Durmstrang’da okumayı istiyorum, ama ben asla bir Ölüm Yiyen olmayacağım, bunu biliyorsun.”
Blake, Brian’a daha sıkı sarıldı.
“Gidelim, Brian, Noel Balosu’nda görüşürüz.”
“Birlikte gidiyoruz değil mi?
Blake güldü ve “Elbette,”dedi.
O sırada pırıl pırıl parlayan Güneş, Blake’nin odasına yansıyıp onu uyandırdı. Blake, gülümseyerek uyandı, fakat aklına geçen gece gelince yüzü asıldı. Bir önceki gece, Brian’la savaşmıştı… Ama kim olursa olsun, tüm Ölüm Yiyenler onun düşmanıydı. Kendi kendine söylenerek cüppesini giydi, mutfağa cisimlendi…

İstediği Bölüm: Seherbaz

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Cuma Ağus. 15, 2008 11:11 am

Kabul edildi, ama Rplerinizde farklı kişilerin konuşmalarını değişik renklerde yapmanız daha uygun olur.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları C.tesi Ağus. 16, 2008 10:56 pm

Rütbem artık olmadığına göre başvurabilirim sanırım.

Ad: Caroline Regina
Soyad: Chaplin
İstediği Bölüm: Deneysel Büyüler Dairesi
Örnek Rp:

Yorgun ve ağırlaşmış bedenini bir harekette yatağına bıraktı. Küçük kafasını yastığının, bedenini ise yorganın altına sakladı, başkaları görmesin bu güçsüzlüğünü diye. Kaldıramayacağı yükler bindirilmişti omuzlarına. Pes etmesini bekleyen, güçsüzlüğünü görüp zevk alan, maskeler takmış insanlar sarmıştı etrafını. Kâh gülerek, kâh korkutarak onu bekliyorlardı uçurumlarında. Acıyla, gözyaşıyla besleniyorlardı. İstedikleri şey de buydu zaten; acı, gözyaşı, ölüm… Onun ise yatağın içinde debelenmekten başka yapabileceği bir şey yoktu. Olsa dahi bilmiyordu, düştüğü bu kör kuyudan nasıl çıkacağını. İstediği tek şey sadece küçük bir mutluluktu. Küçücük yaşına bakmadan, aldırmadan hayatın attığı o tokatlar karşılığında sadece ve sadece küçük bir mutluluk. Belki de elinde kalanlar küçük bir mutluluktu. Ama ya elinde kalan? Elinde ne vardı ki mutluluğa sebebiyet veren? Elinde kalmış olan sadece lanet olasıca bir babaydı. O lanet olasıca babası, annesinin ölümüne sebep bile olabilirdi kim bilir. Annesinin hala yaşıyor olmasına şükredebilir, onu küçük bir mutluluk kaynağı yerine koyabilirdi.

Başını yastığa her koyuşunda, kapatırken gözlerini, kulaklarında çınlayan annesinin çığlığı ile sıçrıyordu. Bedeninin her zerresine kadar işleyen acının varlığı, onu düşünmemesi gereken şeylere zorluyordu. Kan beynine sıçramıştı, bu şekilde, bu düşüncelerle uyuması mümkün görünmüyordu. Omuzlarındaki yükün ağırlığından, bedenini örten –saklayan- yorganı bile hissetmiyordu. Bir çırpıda devirdi üzerindeki somut ağırlıkları. Acılarından, korkularından kaçıp sığındığı rüyalar ve hayaller neredeydi şimdi?

“Yok oldular!”

Duvarlar üstüne üstüne geliyor, zihnindeki baskılı sese arka çıkıyordu. Ağlamak istiyordu, içindeki acının gözyaşlarıyla akıp gitmesini. Ama yapamıyordu, yüzü yoktu belki pes etmeye. İçinde yanan umut ışığını gözyaşlarıyla söndürüp, ölümünü izlemeye niyeti yoktu. Her şeyi bırakıp, çekip gitmek en büyük arzusu misali yem olmak maskeli insanlara… Böyle bir son ile karşı karşıya gelmek, bendini kendi ayakları altına almaktı en nihayetinde. Kendisine bunu yapamazdı, daha çok küçüktü. Ama yaşamak için birden fazla nedene ihtiyacı vardı. Daha birkaç cümleyi bir araya getiremezken, birkaç nedeni nasıl ortak bir çatı altında buluşturacaktı? Bu olay da imkânsızlıklar denizinin engin sularında boğulmaya yüz tutmuştu, aynı kendisi gibi… Nefes alamıyordu, etrafını göremiyordu, hiçbir şey hissedemiyordu. Korkudan titreyen bacakları birbirine çarpıyor, zihninde canlanan kendi ölümünün sahnesi için yorgun olduğunu bildiriyordu. Ve maskeli insanlar… Kahkahalar atarak seyrediyorlardı duvarlara yansımış somut görüntüleriyle. Dayanamadı, müstehcen laflar sarf etti maskelere –duvarlara-. Duvarlara çarpıp geri dönen cılız sesi zihninde yankılanmaya başladı. Bu maskeler somut değildi –ki gerçek ve sahteyi nasıl ayırabilirdi bu durumda?-. Gerçek veya sahte; artık ne önemi kalmıştı ki arasındaki farkın? Geçen her saniye eriyip tükenen bu kız için gerekli olan gerçek ve sahtenin arasındaki fark mıydı? Değildi, onun için gerekli olan diye bir şey yoktu, o acı çekmeye, ölümün ne olduğunu bilmeye mahkûmdu. Küçüktü daha, küçücüktü; yaşı sadece on birdi. Ama hayat onu yaşlandırmıştı, içi çürümeye çoktan başlamıştı.

“Kendine gel!”

Ne yaptığını sanıyordu bu küçük kız? Kendisini ölüme terk etmeyeceğini düşünen o değil miydi biraz önce? Beyninin verdiği emir bu değildi ki, hiçbir şey değildi. O yaşamayı seçmişti, gerçek veya sahte duygularıyla. Maskeli insanlar belirdi yine karşısında; ama bu sefer daha gerçekti –ki sanki gerçek olması bir şeyi değiştirecekmiş gibi-. Kendisine doğru yaklaşan bu maskeli insana nefretle baktı, yüzüne tükürmesi ise an meselesiydi. Yatağından aniden sıçradı ve maskeli insanın suratındaki maskeyi çıkarttı. Bu… Karşısındaki bu insan sözde(!) babasıydı. Peki ya arkasında beliren fahişeye benzeyen insani varlık kimdi? Aklına ilk gelen doğruydu kendisine göre, bu yüzden babasına daha sonra da fahişe kılıklı kadına attı tokat. Hayatın kendisine attığı tokatlar kadar acımasızdı umardı ki ve öyle olacaktı. Kanlar fışkırdı babasının gözlerinden, sonra da defolup gitti yanındaki kadın ile. Kendine hiç yakışmayan kahkahalar attı dört duvar arasında, arkalarından. Lanetler okudu binlerce kez, daha sonra da teşekkür etti kendisine, attığı tokatlar için. Hak etmişlerdi onlar; ama ne yüzle karşısına çıkmışlardı küçük kızın? Onlara sormak istediği sorular vardı, hepsi de aşağılayıcı vaziyetteydi. Niye sormamıştı ki, onları üzdüğü anda kendisi güçleniyordu adeta. Üzmeliydi onları ya da öldürmeli. Küçük kız öldürecekti onları; ama daha küçüktü. Büyüdüğünde hiç acımadan, işkence çektirerek öldürecekti. Yaşadığı her şeyin hesabını vereceklerdi.

Midesinin bulandığını hissetti, kan kokusu olabilirdi nedeni. Ya da onların iğrenç suratlarını görmekten tiksinmişti. Dayanamadı ve içinde ne varsa dışarıya boşalttı, kustu. Hazmedemediği ne çok şey varmış içinde. Aptallığına şaşıyordu bir yandan da. Böyle bir babaya sahip olmanın nasıl bir duygu olduğunu şimdi anlıyordu, hissediyordu. Acının ne olduğunu anlayabiliyordu. Küçüktü daha, küçücüktü. Buna rağmen hissetti acıyı, kan kokusu ciğerlerine doldurdu. Bezmiş olsa da mücadele etmekten, asla vazgeçmeyecekti. Zafer ile taçlandırılacaktı en sonunda, isminin anlamını yaşamının son anına kadar taşıyacaktı.

Küçücük bir kız, karar anı, kan kokusu, istikrar, hırs, mücadele hissi, zonklayan şakaklar… Aynı anda, bir aradalar. Bir yıkımın ardından kör kuyuya düşüş ve en sonunda kurtuluş çabası…

Annesine çok benziyordu bu konularda. Hırsı, mücadele hissi, istikrarı, acı çekmesi, ihanet edilmiş ve içi çürüyen bir beden. Annesinde ve kendisindeydi bütün bunlar, sahiptiler arasında istemedikleri olsa da. Hayatı yavaş veya hızlı, bir şekilde kavrıyordu, tüm gerçek veya sahteleriyle. Karanlık veya aydınlık, hep var oluyordu hayatta. Sona ulaşabilmek için gerekli olan mücadele veya pes edişti. Mücadele edersen yaşarsın, pes edersen ölmeye mahkûm bir insansın. Bunu kavramıştı bugün o küçük kız, kavratmışlardı zor da olsa.

Yatağa uzandı tekrar; ama bu sefer saklanmadı başkalarından. Uzandı sadece, hiçbir şey yapmadı başka, yapsa da fark etmezdi zaten. İçinde alevlenen nefreti daha da büyütmeye baktı gözleri kapalıyken. Büyüyünce bu nefrete ihtiyacı olacaktı, babasının acı çekmesi için. Kim bilir hangi cehennemdeydi şuanda, kimlerle sürtüyordu. Lanetler okudu yine her seferinde olduğu gibi; bundan memnundu. Gözlerini aralarken görmek istediği sadece huzurdu. Gözlerini açtı ve büyük bir boşlukla karşı karşıya geldi. İşte, huzur buradaydı; bu sonsuz boşlukta. Derin nefes aldı, ciğerlerinin bu nefeslere ihtiyacı vardı; aynı kendisinin bu boşluğa ihtiyacı olduğu gibi. Ölmüş müydü yoksa, bu boşluk bu yüzden miydi? Kalbi biraz korku biraz da huzur doldu, ne yaşadığını bilmediği halde.

“Ben… Ben öldüm mü?”

“Tabiî ki hayır aptal!”

Kim ona aptal demeye cüret edebilirdi! Gözleri somut-soyut her şeyi görmesine rağmen sesin nereden kimden geldiğini göremedi. Bilmeye de çok niyetli görünmüyordu zaten. İstediği tek şey bu sonsuz boşlukta, sonsuz huzura erebilmekti. Gözlerini kapattı tekrar, bir daha açmamak niyetiyle. Uyudu, rüya gördü, mutlu oldu, huzura erdi. Gözlerini açmaya korkuyordu; ama yorulmuştu kapalı tutmaktan. Açılmaya meyilli olan gözlerini yavaşça açtı. Şimdi o dört duvar arasına yine gelmişti. Ölmeyi dilerken buldu kendini, daha sonra yaşın çok küçük diye azarladı. Kalbine giren ağrıyla yatakta debelenmeye başladı, ağrı zaman geçtikçe vücuduna yayılıyordu. Ölüyor olamazdı; çünkü biraz önce de ölmemişti. Ama ya eğer ölüyorsa?

“Vazgeçtim! Ölmeye hiç niyetim yok!”

“Yaşayacaksın, acı çekeceksin! Ben de bunu istiyorum zaten!”

“Sen de kimsin lanet ses!”

“Öğreneceksin; ama şimdi değil!”

Ölümü konuşuyordu kendisiyle, buğulaşmış sesini tanıyamamıştı. Artık daha fazla aksiyona dayanamazdı ve işi oluruna bırakmalıydı. Annesine mektuplar yazmalı, babasına olan nefretini alevlendirmeli, derslerine çalışmalı, dostlarıyla güzel vakit geçirmeliydi. Bunları yapmak içinde belirli bir güce ihtiyacı vardı. Bu güç ise içindeki umut ışığıydı, o sönmedikçe gücü de bitmeyecekti. Uyumalıydı, dinlenmeliydi, güç –umut- toplamalıydı. Kan kokusu zaman geçtikçe yerini temiz havaya bırakıyordu. Pencereden içeriye sızan güneş ışınları kanla beraber birçok şeyi temizlemişti. Yattığı yerden pencereye çevirdi küçük suratını. Gülümsedi ve gözlerini kapattı.

“Küçük kız şimdi uyumalı…”

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Paz Ağus. 17, 2008 8:56 am

KabuL EdiLdi...^^

NoT~ Rütbe için üzgünüm Ceren...

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Paz Ağus. 17, 2008 7:48 pm

Ad:Roberto
Soyad:Riddle
İstediği Bölüm:Esrar Dairesi Başkanı / Adı-Ağza-Alınmayanlar Başkanı!
Örnek Rp[En az 20 SatıR..]:
Çok yurucu bir akşamdan sonra evine gene her zamanki gibi şafak sökmek üzeyken dönen Roberto nun güzel bir uyku için pekde çok vakti yoktu.Ama genede azda olsa uyumak ona iyi geliceğini düşünüyordu ve evine gelir gelmez elbiselerini sihirle değiştirip pijamalarını giyip yatağına uzandı.

Geçen haftadan beri eşi Mrs.Riddle ve çoçukları tatildeydi.Roberto'da işten güçten vakit bulduğu zamanlarda onların yanlarına cisimlerinyor azda olsa onlarla vakit geçirmek ona çok çok iyi geliyordu.Ama bu son 1 haftadır işler öyle yoğundu ki...

Enson 14 sene önce bu kadar yoğundu işler.Yani Karanlık Lordun yükseldiği yılllarda o zamandan bu yana işler bu kadar uzun ve yorucu olmazdı.Ama gene Karanlık Lord...

Roberto yatağında uzanırken kendi kendine söylendi...

İşler ne zaman yoluna girse...
kesinlikle evet kesinlikle bir aksilik çıkar gelir bizi bulur

14Sene önce yani Karanlık Lordun yükseldiği zamanlarda Esrar dairesinde ortayaçıkan kayıplar ve ölümler yüzünden Esrar Dairesinde Yıllardır istediği işe girebilmişti o zamanlar baş asistan görevindeydi.Ama şimdi Esrar Dairesi'nin başkanıo olduğu için işler geçen seferkinden çok daha zor ve yorucu oluyordu...
Roberto buyükün altından nasıl kalkıcağını düşünüp giden saatler-günler-haftaların hatti hesabı yoktu...

Roberto yavaş yavaş uyumaya başlamıştı ki....
Bir anda acil alarm hemen hazırlandı ve bir hışımla bakanlığa cisimlendi...
Hemen Esrar dairesine ulaştı.Herkez onun gelmesini bekliyordu.Roberto gözleriyle herkezi süzdü ordaki herkez korkmuş görünüyordu.İçlerinde en az 15 kişinin eksik oldunu görünce hemen sordu..

Diyerleri nerde?

Efendim biz nöbetteydik haberi alınca ilk onlara haber verdik 5 dakika önce burda olmaları lazımda ama hala gelmediler ve hiçbirin dende haber alamadık.

Her şey aynı hepsi tam 14 yıl önceki ismi lazım olmayan geri döndü bunu artık hepiniz anlayın ve ailenizden hemen ayrılın onları daha güvende oldukları gizli yerlere yerleştirin.Ama bunu onlara söylemeyin tatildeyin yada başka bir yalan uydurun.İşinizin musait olduğu her zaman ama her zaman! onları ziyarete gidin!
Şimdi hepiniz 3erli guruplar halinde odama geleceksiniz ve bu geçe nöbetteyken ne gibi olaylar oldunu ne gidi farklılıklar oldunu bana anlatacaksınız! Herkez kendine çok dikkat etsin! Herkezi işkencelere karşı dayanıklılık ve karanlık sanatlara karşı savunma-karanlık sanatları usataca kunlanma konusunda yeni büyüler öğrenmeniz için bizzat ebn kendim size ders vericem!
Ve sizi bir konuda daha uyarıyorum Imperio Lanetine dikkat edin birbirniz aranızda şifreler koyun kaşınızdaki ki en yakın dostunuzda olsa görünce hemen asanızı çekin! Bu talimatlar sizin hayatta kala bilmeniz için gereken şartlar!
Şimdi ilk siz 3ünüz Gibbon-Herpo-Fox 3gelin ve neler olduğunu alnatın ve ilk dersinizi hemen veriyim çünkü bu konu ihmal edile bilcek bir konu değil!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Ağus. 18, 2008 9:44 am

Esrar Dairesi Başkanı ^^

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Ağus. 18, 2008 12:12 pm

Adı : Comford
Soyadı : Highlander
İstediği Bölüm: Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi Başkanlığı

Rp:

Comford işini tam manasıyla yapmış olmanın verdiği tatlı rahatlıkla odasında oldukça geç bir saatte ayrıldı.Asansörlere doğru yürüdü ve butona bastı.Mesai saati biteli yaklaşık 4 saat geçmişti fakat Comford'un işleri çok yoğundu bu aralar bakanlık içindeki köstebekler ile başı fena halde dertteydi.Son yaptıkları 3 baskında önceden haber verilmiş ve ölümyiyenler onlar varana kadar kaçmıştı ardından bu olay gelecek postasına büyük beceriksizlik adı altında manşet olmuştu haliyle Bakan çok kızmış ve karanlık tarafa bilgi sızdıran kişi veya kişilerin derhal bulunmasını istiyordu bu yüzden Sihirli Yasal yaptırım Dairesi Başkanına kendi bölümünden bir üyeyi seçip ona bu konuda tam yetki vermesini ve köstebeği bulmasını istemişti.Daire başkanıda bu işte güvenebileceği tek kişi olarak Comford'u seçmişti.Comford'un teftiş işini oldukça gizli yürütmesi gerikiyordu bundan dolayı 10 gündür mesai bitişine kadar sıradan işlerini tamamlamış mesaiden
sonrada çalışanların dosyalarını incelemişti.10 gün sonunda bazı sonuçlara ulaşabilmişti.Köstebek büyük ihtimal ile esrar dairesinde çalışan Godrick'ti bu kanısını yarın bakana anlatıcaktı.Esrar dairesi Comford'un çalıştığı Sihirli Yasal Yaptırım dairesine karşı sorumlu olmayan tek bakanlık bölümüydü bu yüzden diğer bölümlerden farklı olarak birazdaha bağımsızdı.Comford bu işten alnının akıyla sıyrılırsa gelecek ay boşalacak olan daire başkanlığı pozisyonuna en yakın aday olucaktı.Asansör geldi ve kapı açıldı.Comford tam içeri girmişdi ki arkasından duyduğu bi sesle ürüküp döndü birisi hızlı adımlarla yaklaşıyordu normalde bu saat te burada kimsenin olmaması gerekirken köşeyi Godrick döndü.Comforda doğru

Asansörü tutarmısın Highlander diye seslendi.

Comford onun bu saatte burda ne yaptığını düşünürken asansörün kapanmak üzere olan kapısına ayağını koydu.Godric seri adımlarla asansörün içine girdi.Comford Atriyum butonuna basarken Godrick'e

Bu saatte burda ne yapıyorsun Godrick dedi.

Comforda gözünü dikmiş bakan Godrick

Bir kaç işim vardı fazla kalmam gerekti dedi ve aynı soru senin içinde geçerli sen ne yapıyorsun burada diye ekledi.

Comford Godrick'in cevabını pek tatmin edici bulmayarak

Benim de işlerim çok yoğun son fiyasko baskınlar gelcek postası biliyorsun oldukça başımız ağrıdı dedi

Godrick suratını buruşturarak etrafta kise olmamasına rağmen sesini alçalttı ve

Kulağıma bazı duyumlar geldi içeride bir köstebek olduğu ve seninde onu araştırdığın söyleniyor doğrumu bu diye sordu.

Comford'un şaşkınlıktan dili tutuldu bir an sonra kendisinde bir cesaret uyandı ve

Evet hatta bir sonucada ulaştım Godrick dedi.

Godrick suratında büyük bir gülümsemeyle

Ya öyle mi peki kimmiş bu köstebek diyerek cevabını bildiği bir soru sordu.Comford asasını çekti ve

İşte tam karşımda duruyor diye bağırdı

Bu arada asansör Atriyum'a vardı ve kapı açıldı Comford asasıyla Godrick'i dürterek

Yürü dedi.

Ama hata yapmıştı Godrick onun eline sarıldı ve asasını almak için hamle yaptı neyseki Comford ondan hızlı davrandı

Sersemlet dedi ardından Godrick yere yığıldı.Comford derin bir nefes aldı ve Godrick'i bağlayıp azkabana cisimlendi.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Ağus. 18, 2008 4:13 pm

KabuL ediLmiştir...^.^

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Ağus. 18, 2008 4:46 pm

Rütbe ve renk verirseniz sevinirim

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Ağus. 18, 2008 5:18 pm

Rp kabul ettiğiniz için tşk ederim!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Ağus. 18, 2008 5:53 pm

Comford Highlander demiş ki:: Rütbe ve renk verirseniz sevinirim

Halledilmiştir...

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Çarş. Ağus. 20, 2008 7:51 pm

Ad soyad:Alessandra Ambrosio
Rp(en az 20 satır)

Seherbaz.....

Out: başka sitedeki rpim olmazsa değiştiririm...

Glucksbringer Büyücülük Akademisi

Müdüre: Keira Knightley

Sayın: Mrs.Weasley

Glucksbringer Büyücülük Akademisinde yerinizin ayrılmış olduğunu size bildirmekten mutluluk duyarız.Gerekli kitaplar ve gereçler ilişikte sunulmuştur.

Ders yılı 1 Eylül’de başlamaktadır.Baykuşunuzu 31 Temmuzdan önce gönderiniz…

Sevgilerimizle

Keira Knightley

Müdüre

Evet, bu işte bitmişti.Fransa’nın Lyon kentinde çok yetenekli bir çocuk tespit etmişti…Kız bir sürse gözlendiğinde yeteneklerin Keira’nın okuluna yatkın olduğu anlaşılmıştı…Mektubu baykuşu Sinece’nin ayaklarına bağlayıp pencere doğru götürdü iyi yolculuklar dileyip baykuşunu serbest bıraktı…

Gün bitmek üzerdeydi.Güneş altın sarısı rengini kaybetmiş turuncumsu bir renge bürünmüştü…O an keşke Johnny’de yanımda olsa diye düşündü….Johnny’le evli olmalarına rağmen pek sık görüşemiyorlardı….Sadece akşam yemeklerinde bir araya geliyorlardı…Bir de Johnny onu ziyarete geldiğinde görüşüyorlardı….Ama Keira onun her an yanında olmasını istiyordu.

Tüm bunları düşünürken hava karamış ay yavaş yavaş kendini gösterip insanlara merhaba diyordu…Keira bir süre pencere durduktan sonra biraz temiz havanın ona iyi geleceğini düşündü ve hızla pelerinini üzerine geçirip dışarı çıktı…

Keira Hogwarst mezunuydu ama bu okulu da çok seviyordu…Çok değişik bir okuldu:suyun altındaydı okul yıllar önce bu okulu yapanlar çok güçlü tılsımlar kullanmıştı okulu suyun altında yarabilmek için,okuldaki göl de sihrin bir parçasıydı…Bu yüzden okulun en başarı dersi Tılsımdı….

Hızla merdivenlerden indi ve okulun bahçesine çıktı.Keira bir süre de olsa farklı bir ortam görmekten çok mutlu olmuştu.Çünkü müdüre olduğundan beri okuması imzalaması gereken dosyaların içine gömülmüştü.Keira gibi hareketli,hayat dolu bir insan için bu çok kötü bir şeydi…Ama mesleğini de çok seviyordu…Bahçeye indikten sonra bile gözünde bitirmesi gereken kalın siyah ciltli dosyalar vardı….Ama şu an dinleniyordu bunları düşünemezdi…Mis gibi kokan çiçeklerin arasında bir süre dolaşıp o eşsiz kokuyu içine çekti…Bir süre dolaştıktan sonra göle tam tepeden bakan bir kaya bulup üzerine oturdu…Ne güzel görünüyordu göl…Tam zamanın da çıkmıştı odasından….

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Çarş. Ağus. 20, 2008 7:56 pm

Kabul edildi. =)

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Ağus. 25, 2008 8:06 pm

Ad:kristen
Soyad:stewart
İstediği bölüm:esrar dairesi başkan yard.
Örnek rp:

Kristen esrar dairesinde yorucu bir günün ardından malikanesine gidip hemen yatağına uzanmıştı ama bir kaç saat sonra kafasının içinde duyduğu bir sesle uyandı.sanki birisi ona sesleniyordu. böle bir sey olamazdı.kendi kendine:

çok yorulmuş olmalıyım die düşündü.yatağından kalkıp buzlu cama doğru ilerledi.dışarısı çok soğuk gözüküyordu sonra karşıdaki karanlıkk oraman dikkatini çekti ve gözlerini oraya yöneltti.Ağaçlar bir uyum içinde usulca sallanıyorlardı derken biri büyü yapmış olmalıydıki yukarıda kırmızı bir ışık belirdi.Kristen telaşla asasnı alıp malikanesinden dışarı çıktı ve büyünün kaynağını bulmak için karanlık oramana doğru yöneldi.Ağaçlar sanki birbirlerine bir şeyler fısıldıyordu.Etraf çok karanlıktı kristen önünü görebilmek için :

-Lumos!! dedi ve ormanın bi bölümü biraz olsun aydınlandı.şimdi dikkatli bir şekilde ormanı dinliyordu.Ormanın derinliklerinden uğultulu bir ses geliyordu.Kristen koşar adımlarla ormanın içine doğru yöneldi.Ses gittikçe daha çok netleşiyordu.sanki orman kristen ı çağırıyordu.sonra birden tam yanındaki ağaç hışırdamaya başladı ve beş saniye sonra hışırtı kesildi.kristen:

-Perception!!!!!! diye haykırdı ama ortaya kimse çıkmadı.şimdi kristen ın kalbi hızla çarpıyordu.kendini rahatlatmak için :

eğer birisi olsaydı ortaya çıkardı dedi ama hala ormandaki ses kesilmemişti.ormanın dernliklerine doğru ilerlemeye devam etti.ses artık iyice netleşmişti.sanki birisi:

-buraya gell,buraya! diyordu.kristen ilerlemeye devam etti.ses gittikçe yükselmeye başlamıştı sonra ne olduysa iki saniye içinde oldu.karanlık bir sima,ışık ve bir ses:

-sersemlett!!!!!

kristen kan ter içinde uyandı yorganı üstünden attı ve koşarak buzlu camın oraya gitti sonra eliyle yüzünü silip:

-neyseki aptal bir kabusmuş bitti. dedi ve yatağının baş ucunda duran saatine baktı.bakanlığa geç kalmıştı.hemen büyü yapıp giyindi ve bakanlığın oraya doğru cisimlendi.kristen geç kaldığı için kendini kötü hissediyordu bakanlığa gittiğinde telaş içinde herkes bir yere koşturuyordu.kristen roger ı tutup ne olduğunu sordu rogerda :

-haberin yokmu dün senin şatonun yanındaki ormanda bir çatışma çıkmış ilk önce bir seherbaz ordan geçerken kırmızı bir ışık görmüş... kristen ın o anda sanki damağı kurumuştu bu nasıl olurdu şaşkınlık içinde roger a bakıyordu ve rüyasında gördüğü şeyleri düşünüyordu. sonra roger onu sarsmaya başladı :

-kristen kristen iyimisin ne oldu.kristen kendini toparlayarak:

-iyiyim iyim bişeyim yok sadece dün o ormanda olanları bende biliyorum yani sadece bir rüya olduğunu sandım ama, çok garip dedi.şimdi roger şaşkınlık içinde kristena bakıyordu.

-tamam roger bişeyim yok iyiyim biraz yorulmuş olmalıyım dedi gülümseyerek ve asasöre doğru ilerledi.demek aslında o bir rüya değildi.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Salı Ağus. 26, 2008 3:36 pm

KabuL EdiLdi...

Misafir

ad:severus arctrus
soyadı:panther
İstediği bölüm:Sihir bakanı
örnek rp:Soğuk ve karlı bir ocak akşamında severus arctrus evindeki özel ofisinde çeşitli evrak ve raporları inceliyordu.Saat sabahın 2siydi.Ama o uyuyamıyordu.Sihir bakanının şimdiye kadarki davranışlarına anlam veremiyordu.Bakanlık sihir bakanının emriyle hareket ederek bir haftada 9 baskın gerçekleştirmiş ve ölüm yiyen olmayan kişilerin hepsini gözaltına almıştı bakanla her konuşmaya çalıştığında bakan onu dinlemiyor ve kapı dışarı ediyordu.sihir bakanlığının durumu hiç iç açıcı değildi.Kapı çalındı ve Lily içeri girdi.Lily severusun eşiydi.Ona kahve getirmişti;

-Severus yeter artık çok çalışıyorsun.Bu kadarı çok fazla bırak artık,bakanlığı senmi kurtaracaksın biraz dinlen!!!

-Hayır olmaz Lily bakanın yaptıklarına akıl sıra erdirilmiyor.Böyle giderse bazı bürolar isyana başlıyabilir.Hiç kimseye iyi davranmıyor.Geçen gün birkaç çalışanı sırf yere kahve döktü ve temizlemedi diye kovulmasını sağladı.Tabi bunun arkasında bkandan gizli konuştukları için olduğunu biliyorum.Tanrı aşkına Lily...!! HAFTADA 9 BASKIN VE HİÇBİRİDE ÖLÜM YİYEN DEĞİL.BU NASIL İŞ!!!!

Yumruğunu masaya öyle bir vurduki bir fincan kahve yere döküldü.Severus asasının ufak bir harektiyle kahveyi temizledi.Bardakta eski haline döndü.

_Anlıyorum severus anlıyorum.Ama gerçekten çok çalışıyorsun.Sorun bu...bakanın ne yaptığı değil.4 gündür hiç uyumadan raporları inceliyorsun çalışıyorsun.Bu işin sonu nereye gidecek.

_Bakan bu pisliklerini temizleyene kadar gidecek.Bakanlık konusunda 450 sayfalık raporu ona getirdiğimde ve kapıyı açtığımda masasında keyif çatıyordu.ve beni hemen çıkarttı odadan.Baskınları sadece göz boyamak için yapıyor.Nedensede hiç kimse farkındaymış gibi görünmüyor.Bakanda galiba sadece benim bu konularda uğraştığımı bildiği için peşime adam yolladı böyle sanıyorum.

_Ama yinede biraz dinlensen

_Of tamam ben dışarı çıkıyorum.Temiz hava iyi gelecektir.

_Tamam.

Severus üstüne paltosunu giyerek dışarı çıktı ve ayaza daldı.Yinede aklında bakanlıktan başka bir şey yoktu.Bakanlığın sorunlarına birtek kendisimi duyarlıydı.Başka hiçkimse bu konuda görüş bildirmiyordu.Acilen birşeyler yapılaması lazımdı.Ama aklına gelen tüm fikirlerin uygulanması bir okadarda zordu.Ayrıca bakanın peşine taktığı seherbazlarda vardı.Bakan kendi hatasını hiç kabullenmiyordu.Böyle bir sihir bakanıyla işler nereye kadar gidecekti.En iyisi Darlishe gitmekti.(darlish severusun en iyi arkadaşıydı)Darlishle dertleşmek ona iyi gelecekti.Bu düşünceler içinde Darlishin evinin yolunu tuttu.Ama gecenin bir anda tüm seslerinin kesildiğinin farkına yeni yeni varıyordu ki;

WUHH yanından yeşil bir ışık süzmesi birkaç cm öteden geçti.ve karanlığa karıştı.Severus hızla ışığın geldiği yöne bakıp asasını çekti.Kutuların arkasında biri vardı.

_EXPULSO diye haykırdı gecenin karanlığında ve kutuların hepsi büyük bir gürültüyle patladı.Yerde yatan birini gördü.Yerde yatan adam tam laneti göndereceği sırada severus;

LEVİCORPUS diye bağırdı.Adam ayaklarından görünmez bir iple yukarı doğru çekilirken çalıların arasından 3 kişi daha çıktı.hepsinin lanetini kalkan büyüsüyle engelledi ve onlarla düelloya başladı!!!

Yeşil ve kırmızı ışık süzmeleri havada uçuşuyordu.Anlaşılan severusun karşısındakiler her kimse öldürmek veya acı çektirmekten başka birşey düşünmüyordu büyülerinin renklerinden ve adamların yüz ifadesinden çok belli oluyordu.

En yakınındaki adama doğru dönüp;

ENGORGİO diye bağırdı.Adam bir balon gibi şişti ve uçarak gözden kayboldu.

İkinci adamın büyüsünüde kalkan büyüsüyle engelleyerek İNCARCEROUS diye mırıldandı.İkinci adamda iplerle bağlanarak yere yığıldı.3.adam diğerlerinden daha yetenekliydi.Ama adamın bir anlık şaşkınlığından yararlanarak;
-TARANTALLEGRA dedi.Adam hemen komik bir dansa başladı büyleri hiç isabet ettiremiyordu.Bir süre sonra adam yere yığıldı ve Severus cebinden bir veritaserum çıkardı.3.adamın ağzına döktü;

_Seni buraya kim gönderdi ve bana saldırmanızı kim istedi...diye bağırdı

Artık etrafı büyücülerle dolup taşmıştı herkeste bir severusa bir adama bakıyordu...Adam konuşmaya başladı;

Sayın bakan sizi yok etmek iç...için bi..bizi tuttu.Çok şey bildiğinizi düşünüyor.diye mırıldandı.Severus başka soru sormadı çünkü cevabını almıştı;_

Sizin yapacak işleriniz yokmu diye bağırdı,etrafındaki insanlara.etraftaki kalabalık dağılırken seherbazlar olay yerine geldi 3 adamda seherbazlar tarafından götürüldü

Severus adeta sinir küpüne dönmüştü.Darlishin evine kadar yürüyemeyeceğini anlayınca hemen cisimlendi.Darlishe olan herşeyi anlatırken hala sinirine hakim olamıyordu.(Siniri yüzünden az kalsın darlishin perdelerini yakıyordu.)Darlish severusu zor zaptederek onun için bakanlığa gideceğine söz verdi.(Darlish aynı zamanda büyüceşura üyesiydi)Sonunda onu zaptedemeyeceğini anlayınca onu uyutmak zorunda kaldı.(tabi bu pekte kolay olmadı.)Sonrada arkadaşına söz veriği gibi bakanlığın yolunu tutttu...

Severus o geceyi Darlish'in evinde geçirdi .Ertesi sabah pencereden gelen bir sesle uyandı.Başı çok kötü sızlıyordu.Ses penceredeki bir peçeli baykuştan geliyordu.Pencereyi açtı ve ayağındaki resmi mektubu açıp okudu.

BAY SEVERUS

Bakanlıkta dün gece olan olaylar ışığında bir isyan gerçekleşmiştir.Sihir bakanı Oswald bakanlıktan gönderilmiş ve sihir bakanlığı görevi elinden alınmıştır.Büyüceşura ve bakanlık oylarıyla Oswaldın yerine sihir bakanı tahin edilmiş bulunmaktasınız.Lütfen en kısa zamanda bakanlığa geliniz.

Remus TRAWELL

_Nasıl iyimi şampiyon.severus sesin geldiği yöne doğru hızlıca döndü.Darlish dönmüştü.

_Sen,bu senin başının altındanmı çıktı.Darlish başını salladı.Zaten çoğumuz aynı görüşteydik.Senden daha iyisinimi bulacağız.Lütfenn,bu işe en uygun adamın başından beri sen oduğunu biliyorduk.Özelliklede dün geceki saldırıdan sonra artık bakanın hiç şansı kalmamıştı...

Severus hayatı boyunca hiç bukadar şaşırdığını hatırlamıyordu.Bakanın yaptıklarından kimsenin haberi yok sanıyordu.Ayrıca şimdiye kadar kimsenin ona oy verebileceğini dahi düşünmemişti.Birden bire gözlerinde bir ışık parladı...Sihir bakanı gitmiş yerine kendisi gelmişti herkes o rezilin yaptıklarının farkındaydı ve galiba 450 sayfalık bakanlık raporu işe yarayacaktı artık.Bakanlığın gelişmesinde elinden geline yapacak Oswald gibi yan gelip yatmayacaktı dondurucu sabah havası bir anda çok sıcak geldi ona ve bazı evrakları alarak dışarıya çıktı ve cisimlenip bakanlığın yolunu tuttu....

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Eyl. 08, 2008 6:24 pm

Farkettin mi bilmem, aynı mesajı 2 kez göndermişsin.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Çarş. Eyl. 10, 2008 12:53 pm

Yetersiz Rp...

Misafir

tamam uzatıyorum

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Cuma Eyl. 12, 2008 4:13 pm

Uzatmışsın uzatmasına. Ama hala konuşmalar fazla ve renklendirme yok.

Misafir

olsun birdahaki rplerimde dediklerinizi yaparım lütfen okadar rp yazdım.seçimimi yapın sevgili adminim birdahaki yazılarımda düzeltirim

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Eyl. 15, 2008 12:11 pm

OLmaz. Bu diğer üyeLere haksızLık oLur. Geliştirdiğin zaman seçiLirsin Wink

Misafir

tamam sevgili adminim dediğiniz gibi renklendirdim ve uzattım.Lütfen artık seçimimi yapın.
şimdiden teşekkürler!!!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Salı Eyl. 16, 2008 4:56 pm

Bence sen zorlama şansını. Hem imla hataları var...

Misafir

işi sonuna kadar götüreceğim sophie hem sen admin değilsin.İşi admine bırak lütfen

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Çarş. Eyl. 17, 2008 1:41 pm

ya bence bakanlığa adminlerden biri geçmeli sen bi daire başkanlığı istesene.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Çarş. Eyl. 17, 2008 2:53 pm

Sonuna kadar derken? =) Çok azimlisin, gerçekten... =)

Evet, ben admin değilim ve admine senin sihir bakanı olmaman konusunda bir şey söylemiyorum. Yalnızca kendi görüşümü belirttim ve bir daha söylüyorum, rp'in bana göre çok yetersiz. Benimkiler de mükemmel değil, ama bu kadar başarısız da değil. Ayrıca, imla hataları gözüma çarptı, söyleyeyim dedim.

Bu arada, Comford'a katılıyorum. Sihir Bakanı üyelerden biri değil de bir admin olmalı.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Çarş. Eyl. 17, 2008 5:30 pm

HaLa yetersiz.. Sence böyLe bir Rp mi oLur resmen konuşmaLardan ibaret.. Ayrıca Rp'den renklendirme en fazla 3 renkten oluşur. Senin Rp'n gökkuşağına dönmüş mübarek. SeçiLmedin seçiLmeyeceksin. SaygıLı oLmayı öğRen !

Misafir

sevgili adminim daha geçen gün rpmi uzattığımda hala kısa diye bir şey demedinizde şimdi mi diyorsunuz.Ayrıca dediğiniz herşeyi yaptım.Renk dediniz rengin alasını verdim işte uzat dediniz uzattım.Ayrıca burdaki hikayelerimizde(rp)neden konuşma fazla olmazmış.Konuşma hikayenin esasıdır.Ayrıca zaten tüm hikayeler uydurma olduğundan ben diğerlerinden kat kat uzun ve daha etkileyici birşey yaptım.Ama yinede yaranamadım.isterseniz uyarı verin isterseniz silin ne yaparsanız yapın işin doğrusu bu bunu bilin!!!!!!!!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Cuma Eyl. 19, 2008 4:49 pm

Sen demekki Rp hakkında bir şey biLmiyorsun kusura bakma..! Doğrusunu bana öğretme istersen !!!

Misafir

Ama bilmiyorsunuz o yüzden öğrenmeniz iyi olur belki!!!!Ayrıca sevgili adminim sizin hiç rp puanınızın olmamasına karşın benim en azından 1 tane var(diğer rpleri değerlendirseydiniz daha fazla olucaktı)Bunuda unutmayın

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Eyl. 22, 2008 1:12 pm

Bunun puanla hiçbir alakası yok, puanı kendine göre belirleyebilirsin. Ona bakarsan benimkinde de başka şeyler yazıyor.

Adminle sen bir misin ki "bilmiyorsunuz" falan diyebiliyorsun? Bu kadar özgüven fazla bence. Hem, aranızda büyük bir fark var: o seni banlayabilir, ama sen ona hiç bir şey yapamazsın...

Umarım anlatabilmişimdir =)

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Eyl. 22, 2008 7:49 pm

Bence haddini aşıyorsun Severus laflarına dikkat et ! Amacın rp yapmaksa hatanı kabul et diretme otur rp öğren ama amacın rp değil ise zaten bu sitede işin yok.

Misafir

Benim eski üye olduğum sitede bir üye 32 satırla hiç renk vermeden iğrenç bir rpyle sihir bakanı oluyor.Eğer bu sitede böyleyse benim kaydımın silinmesini istiyorum.Kaydımı silinde,sizde rahatlıyın.Bende rahatlıyım.Bu arada sophie bana Umarım anlatabilmişimdir =) gibi şeyler söylemene gerek yok.Ben senden daha iyi anlıyorum.Ama size birşeylerin yanlış olduğunu anlatamıyorum.Ve kendimi adminle istersem bir tutarım çünkü oda insan sitede sizin nerdeyse elini öpeceğiniz yüce bir kişilik değil.Kaydımı silerseniz sizde kurtulursunuz bende ve bence Stefania Regina Widmore isimli
adminin değişmesi gerek Bu gereklidir.Birdaha görüşmemek üzere!!!!!!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları C.tesi Eyl. 27, 2008 8:47 am

İsteğiniz zevkle yerine getireLecektir. Kendin söylyürosun ya " başka sitede " .. ! Sonuçta burası o site değil.. Ve senin gibi ismini belirlemekten aciz insanların burda işi yok !!!

Misafir

En azından senin gibi acınası ve aciz değilim.İlk defa adminliğini doğru dürüst yapacaksın.Sanırım kaydımı silmekle ilk defa doğru bir karar vermiş olacaksın!!!!!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları C.tesi Eyl. 27, 2008 6:06 pm

Lütfen yetkili admin daha fazla konuşturmayalım.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Eyl. 29, 2008 9:06 am

Stefania Regina Widmore demiş ki:: HaLa yetersiz.. Sence böyLe bir Rp mi oLur resmen konuşmaLardan ibaret.. Ayrıca Rp'den renklendirme en fazla 3 renkten oluşur. Senin Rp'n gökkuşağına dönmüş mübarek. SeçiLmedin seçiLmeyeceksin. SaygıLı oLmayı öğRen !

Bunu bende bilmiyordum ve hep bütün renkleri kullanmaya özen gösteriyodum bunu duyduğum ve öğrendiği iyi oldu Smile

bundna sonra rp yaparken bunada dikkat ederim! İsterseniz ben olabilirim Sihir Bakanı!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Ptsi Eyl. 29, 2008 10:35 am

İstiyorsan olabilir.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları C.tesi Ekim 04, 2008 3:47 pm

olursam çok sevinirim!

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Paz Ekim 05, 2008 8:48 am

Düzgün bir Rp görmek istiyorum o zaman. Mümkünse sürekLi içinde " Expelliarmus "diye haykırdı. Ona karşılık vermek için "Protego " diye böğürdü.. Gibi bir düeLLo Rp'si olmasın.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Paz Ekim 05, 2008 11:48 am

Ad: William
Soyad: Dragonflame
Örnek Rp[En az 20 SatıR..]:

KSKS Dersi

Sirius'un bu seneki ikinci sınıflara ilk dersiydi.Onları özlemişti..Öğrencilerine karşı duyduğu sevgi ölçülemezdi.Profesörlüğüde seviyordu..Anlatacağı konunun boyutu ise çok büyüktü ve karmaşıktı..Ama ne yazık ki gerçeğin ta kendisiydi...

Fare odanın içinde dört dönüyordu.Sanki başına gelecekleri anlamış gibi..Sirius ise sınıfa dolmakta olan öğrencilerin sesini duymuş ve Pelerinini çabucak giymişti.Gözleriyle fareyi aramaya başladı.Bir köşeden son sürat geçerken Siriud'un büyüsüyle olduğu yerde dondu fare...Sirius onu kafese koydu ve sınıfa yürüdü.Kapıyı açtı ve geçen sene gördüğü ufacık çocukların şimdi çok büyüdüklerini fark etti.İçinde kabaran yoğun sevgi duygusunu bastırarak yüzüne sert bir ifade yerleştirdi.Eğitimde sert olma taraftarıydı Sirius..Sert ve disiplinli...

Kafesi ulaşabildiği ilk düzleme bıraktı ve derin bir nefes aldı.Sınıfın tüm dikkati kendisindeydi..3 senedir buna alışmıştı..İlk dersinde yüzünün nasıl kızardığını hatırlayıp içinden kahkahalara boğuldu Sirius..Konuşmaya başladı..

"Hogwarts'a hoşgeldiniz 2. sınıflar...Beni bu derste görmeyi beklemiyordunuz, biliyorum.Ancak Geçen yıl ki profesörünüz William Dragonflame'nin başına gelen olayı hepiniz okumuşsunuzdur..Bende Müdürümüzü kıramayıp bu dersi vermeyi kabul ettim.."

Kaşlarını çattı Sirius..Nasıl derse gireceğine bir türlü karar veremiyordu..Hiç bu kadar zorlandığını hatırlamıyordu..

"Bir çoğunuzun akrabası öyle ya da böyle bir şekilde ölmüştür..Kiminizin çok yakın akrabaları..Ölümün değişik yolları vardır..Kazayla ölenler olabilir..Öldürülenler olabilir..Ya da yaşlılıktan ölmüş olanlar..Hastalıktan, ecelden..Bunları sıralayabiliriz..Ama bugün işleyeceğimiz derste..Ölümün en gaddarcasını ve en iğrencini göreceksiniz..Bunu görmek zorunda olmanızın nedeni; malesef bu tip büyülerin karanlık sanatların en vazgeçilmez büyüleri olmasıdır."

Dikkat çekici bir giriş yaptığı için memnun olmuştu Sirius..Kollarını kavuşturdu ve devam etti.

"Affedilmez Lanetler..Karanlık Sanatların hep gözdesi olan 3 büyü..Bugün bunları ve bunların yol açtığı hasarları hep beraber göreceğiz..Yapmayı değil, korunmayı öğreneceğiz..Bunları bir insanın üzerinde kullanan insanlar, yargışanmaya bile gerek duyulmaksızın, ömür boyu Azkaban'da yatmakla cezalandırılır..Ve unutmayın..Bunları tespit edip oraya göndermek benim görevim.."

Gözleri ister istemez Slytherin'lilere kaydı..İçlerinde çoktan bu lanetle tanışanlar vardı belli ki..Ve gelecekte de uygalayacaklardı..

"Imperus Laneti..Bu lanet uygulandığı kişiyi sınırsız olarak kullanmak demektir..Bu lanete maruz kalan kişi, yapan kişiye ölesiye bağlanır..Örnek olarak..-"

Asasının sert bir hareketiyle kafese dokundu ve kapak açıldı.Fare var kuvvetiyle koşmaya başladı..Ancak henğz hızını almıştıki sınıfla gürleyen o ses duyuldu;

"IMPERIO"

Fare uyuşturucu bir iğne yemiş gibi sendeledi..Yavaşladı ve durdu.Sirius'un gözleri konsantrasyonla kısılmıştı ve farenin üzerindeydi.Yavaş yavaş sınıfa döndü.

"Bu fareyi şuan kontrolüm altına aldım..Ona istediğim yaptırabilirim..Herşeyi.."

Asa tutmayan diğer eliyle cebinden bir fare zehri çıkardı.Ayağının dibine koydu.Fare tıpkı doldurulmuş oyuncak gibi yerinde kıpırdamadan duruyordu.Sirius tekrar sınıfa baktı.

"Bu zehri farelerin sevmediği bir koku sürdüm..Normal bir fare bu sehre 10 metre bile yaklaşmaz..Ama bu fare artık normal bir fare değil.."

Asasına bir şeyler mırıldandı.Fare yavaş yavaş zehre gelmeye başladı.Sirius sınıf gibi olanları izliyordu.Fare zehre dokundu..Isırdı..Titredi ve düştü..Sirius sınıfa döndü.Fareyi ayağıyla bir kenara itikledi.

"Neden affedilmez olduğunu anlamışsınızdır umarım..Bu lanetten korunabilirsiniz...Kalkan büyüsüyle korunabilirsiniz..Ama daha etkili ve garantili bir korunma yöntemi daha var..Bu büyüye maruz kaldığınızda içinizde tuhaf bir mutluluk hissi doğacaktır..Ve büyüyü yapan kimse bu mutluluktan faydalanarak size fısıldayacaktır istediği şeyi..Ama iyi bir zihinbendar -yani zihnini kapayabilenler- Bu fısıltıya karşı koyacaktır..Büyü yapan dediğini ilk hamlede yaptıramazsa canınızı yakacaktır..Ama siz yine de dediklerini yapmamaya özen gösterin.."

Sirius asasını zehre doğrulttu ve zehir kayboldu..Aynı işlemi fareye de uyguladı

"Ders bitmiştir.."

İstediği Bölüm: Sihirli Yaratıkların Düzeni ve Denetimi

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Paz Ekim 05, 2008 11:53 am

Tamam kabuL ediLdi. Sihir Bakanımız Nicholas Ryan ScofieLd olmuştur.

Konu: Geri: BakanLık Çalışanı Alımları Paz Ekim 05, 2008 12:02 pm

Melanie Ellen R. Chaplin demiş ki:: Tamam kabuL ediLdi. Sihir Bakanımız Nickholas Ryan ScofieLd olmuştur.

Nickholas değl, Nicholas xD Değişiklik yapayım dedim xD