Adınız Soyadınız: Jasper Cutter
Soyunuz: Safkan
Kaçıncı Sınıf Olmak İstiyoR: 3
Cinsiyetiniz: Erkek
Fiziksel Özellikleriniz: Siyah ve uzun saçlara sahiptir. Gözleri simsiyah, teni bembeyazdır. Boyu 1.85 civarındadır.
Dış görünüşünüz: Kişisel Özellikleriniz: Tanımadıklarıyla çabuk iletişim kurabilir. Esprilidir. Biraz kurnaz, biraz çapkındır. Çok çabuk sinirlenebilir. Sinirlendiğinde yanında olanlara istemeden de olsa zarar verebilir. Sıcakkanlıdır. Cesurdur. Hiç düşünmeden sevdikleri için tehlikeye atılabilir. Maceraya bayılır. Özellikle deniz ve korsanlık maceralarını tercih eder.
Geçmişiniz: Bu yaşına kadar ailesi tarafından engellenmeye çalışılsa da muggleların arasına karışmıştır, muggle çocuklarla birlikte bir muggle gibi büyümüştür.
Aileniz Hakkında: Safkan soylu bir aileye sahiptir. Ailesi mugglelardan pek hoşlanmaz. Bu yüzden onu da uzak tutmaya çalışmışlarsa da bu davranışları geri tepmiş, onu daha çok onlarla birlikte olmaya itmiştir.
Örnek Rp:Nefes nefese kalmıştı koşarken. Hala onu izleyip izlemediklerine baktı. Arkasında kimse yoktu. Artık biraz nefeslenebilirdi. Neden peşine düştüklerine dair bir fikri yoktu ama içlerinden birisi üstüne saldırdığında kaçmasının daha iyi olacağını düşündü. Çünkü kırılan kolu hala tam anlamıyla iyileşmemişti.
“Hey sen!” Dönüp arkasına baktığında ona bağıranın kırklı yaşlarında bir muggle olduğunu gördü.
“Buralarda öyle istediğin gibi dolaşamazsın. Kimsin, nerden gelip nereye gidiyorsun?” Başında nedenini bile bilmediği bir bela varken bir de onunla uğraşamazdı. Takmadan yoluna devam etti. Nefesi düzene girmeye başlamıştı. Önüne çıkan taşlara vurarak ilerliyordu. Ne gündü ama. Önceki gün o yaratıkla boğuşmuş sonra Cat’in sorularından kendini zor kurtarmıştı. Şimdi de tanımadığı insanlar... Neyseki onu izlemeyi bırakmışlar belki de yanlış kişiyi kovaladıklarını anlamışlardı. Her neyse sonuçta artık kaçmayacaktı. Kendi kendine bir şarkı mırıldanmaya başladı. Yürüyüşünü şarkının ritmine uydurmuştu. Önüne çıkan siyah yavru köpeği kucağına almış onunla oynamaya başlamıştı. O gün kendini çok iyi hissediyordu. Duvardaki resmi görünce aniden durdu. Köpeği yere bıraktı. Bunun olabileceğine inanmıyordu. Nasıl biri böyle birşey yapardıki.
“Aranıyor: Jasper Cutter - Görenlerin aşağıdaki adrese haber vermeleri rica olunur.” Yüzünün beyazladığını hissedebiliyordu. Bütün vücudu soğumuş ve titremeye başlamıştı. Koşarak oradan uzaklaşmaya başladı. Her köşe başında aynı afiş vardı. Önündeki insanlara dikkat etmiyor çoğu zaman da çarparak geçiyordu. Onların homurdanmaları şu anda umurunda bile değildi. Birden büyük bir hızla bir şeye çarptı ve geriye savruldu. Çarptığı şey de öbür tarafa fırlamış olmalıydı. Belini tutarak doğruldu. Canı çok yanmıştı. İnsanlar hızla çevrelerini sarıyorlardı. Diğerinin kim olduğuna baktı. Siyah saçlı gri gözlü 1.80 boylarında bir çocuktu. O da dalgın olmalıydı ki bu şekilde çarpışmışlardı. Çevresindekilerin de yardımıyla ayağa kalktı. Çocuğa dönerek:
“Affedersin.” Dedi. Tekrar yoluna devam etmeyi amaçlıyordu ki çocuk:
“Eğer yolda koşmadan daha dikkatli gitseydin özür dilemene de gerek kalmazdı.” Diye sinirli bir şekilde homurdandı. Jasper da sinirlenmeye başlamıştı. Kim olduğunu zannediyordu bu çocuk. Hem eğer o da bu kadar dalgın olmasaydı çarpışmayabilirlerdi. Ama Jasper kendini yatıştırmaya çalıştı kavga çıkmaması için. Yoluna devam etmek üzereydiki:
“Hey sana söylüyorum!” Kavga çıkarmak istiyordu. Bu kadar istiyorsa Jass de ona istediğini vermeye hazırdı. Ama kolu aklına geldi. Bu haldeyken kavga etmesi zordu. Ama çocuk ondan bikaç santim de olsa kısaydı. Bu ona bir avantaj sağlayabilirdi.
“Peki istediğin kavga etmek mi? Hadi edelim!” Jass’in meydan okuyan cümleleri çocuğu daha da sinirlendirmişti. Çevredekiler onları durdurmaya çalışmak yerine ortada kavga etmeye yetecek kadar boşluk bırakıp bir halka oluşturmuşlardı. İkisi de birbirlerine delici bakışlar fırlatıyorlardı. İnsanlar kavgayı kimin kazanacağına dair bahis tutmaya başlamışlardı bile. İlk hamleyi yapan o çocuk oldu. Yumruğunu sert bir şekilde Jass’in yüzüne indirmişti. Patlayan dudağından akan tuzlu kanın tadını alan Jass öfkeyle ona karşılık vermiş ve onun yumruğu da çocuğun burnunu kanatmıştı. Çocuk burnunu elinin tersiyle sildi ve kulakları sağır edecek derecede haykırarak Jass’in üstüne atıldı. Şimdi ikiside yere düşmüş boğuşuyorlardı. Bi Jasper çocuğun üstüne çıkıp karnını yumrukluyordu, bi çocuk Jass’in suratına yumruğunu geçiriyordu. Çevrelerindeki kalabalık gittikçe büyürken tezahüratlar da artıyordu. Kimse onların isimlerini bilmediği için Jass’i tutanlar üstündeki siyah kazağı nedeniyle “Siyah”, diğerini tutanlarsa onun üzerindeki kırmızı gömlek nedeniyle “Kırmızı” diye bağırıyorlardı.
İkisi de bir türlü birbirlerine üstünlük sağlayamıyorlardı. Ter içinde kalmışlardı, ve her tarafları kana bulanmıştı. O anda tanıdık bir ses ikisinin de durmasına neden oldu. Kızıl saçlı, orta boylarda bir kız kalabalığı yararak en öne gelmiş ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
“Ne yaptığınızı zannediyorsunuz siz? Hemen kesin şu kavgayı!” Cat’ti bu. Davranışlarına bakılırsa diğer çocuk da tanıyordu onu. Jass hemen kalkarak üstünü başını düzeltti. Çevredekiler kıza bu kavgayı durdurduğu için homurdanarak dağılmaya başladılar. Cat’in suratında şaşkın ve sinirli bir ifade vardı. Diğer çocuk da ayağa kalkmıştı. İkisinin de suratına bakmadan arkasına dönmüş ve orayı terk etmişti. Şimdi Cat ve Jass başbaşa kalmışlardı. Kızın delici bakışları Jass’in bildiği yöntemlerle yumuşatılabilecek gibi görünmüyordu. En iyisi susmak ve gelecek her türlü azara katlanmaktı. Jasper bu şekilde beklerken hiç tahmin etmediği birşey oldu ve Cat:
“Şu haline bak. Hemen hastaneye gitmeliyiz.” Dedi korumacı bir sesle. Jass rahatlayarak derin bir nefes aldı. Suskun bir şekilde yürümeye başladılar. Hastane çok uzak değildi ama bu yürüyüş hızıyla yarım saatte anca varabilirlerdi. Cat arada bir Jass’in yaralarına acımayla bakıyor onun dışında dimdik önüne bakarak yürüyordu. Jasper’sa o anda ortamı yumuşatacak bir şeyler düşünüyordu. Daha tanışmaları üzerinden çok uzun süre geçmiş olmasada Jass onu yakın bir arkadaşı olarak görüyordu.
“Susamış olmalısın ne de olsa zorlu bir kavgadan çıktın.” Dedi Cat suratına bakmadan ve önlerindeki markete girerek bir şişe su alıp çıktı. Yine yüzüne bakmadan şişeyi Jass’e uzattı. Jass onun bu davranışına gülmemek için kendini zor tutuyordu. Çünkü hem kavga ettiği için ona bu kadar kızmıştı, hem de şu an yaptıkları... Davranışları hiç birbirini tutmuyordu. Suyu içtikten sonra elinde sallamaya başladı. Şişeyle yolda yürürken akrobatik hareketler yapıyordu. Sonunda Cat ona bakmak zorunda kaldı. Yüzüne yayılan gülümsemeden sonra ikisi de kahkahalarla gülmeye başladılar. Sonunda aralarını yumuşatmayı başarmıştı. Hastaneye kadar gülerek ve şakalaşarak yürüdüler. Pansumanları yapılırken Jass acı çekmesine rağmen çok mutluydu...
Başka bir sitede yaptığım rp…